Şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi olarak, kentin lezzet haritasına yön veren isimlerden Büşra Canbolat ile bir araya geldik.

Kömür ateşinin başında pişen emeğin, yılların mirasına dönüşen bir tutkunun ve kadın gücünün hikâyesi bu röportajda hayat buluyor. Yaklaşık 40 yıl önce babasının alın teriyle temelleri atılan Canbolat Kebap, bugün Büşra Hanım’ın vizyoner dokunuşuyla sadece bir restoran değil, gelenekle yeniliği buluşturan bir marka kimliği taşıyor.
Kebap gibi köklü ve erkek egemen bir sektörde fark yaratan bir kadın girişimci olarak Büşra Canbolat, başarı tanımını yalnızca lezzetle sınırlamıyor; disiplin, emek, dürüstlük ve müşteri memnuniyetini işinin merkezine koyuyor. Onun için bu yolculuk, bir meslekten çok bir duruşun, bir inancın ifadesi. Her tabakta hem babasından devraldığı mirasın izleri hem de bir kadının inceliği ve vizyonu saklı.
Bugün Canbolat Kebap, gelenekten kopmadan sürekli yenilenen yapısı, sıcak aile atmosferi ve özgün markalaşma diliyle Ankara’nın en sevilen adreslerinden biri haline geldi. Büşra Canbolat, bu başarıyı “geçmişin köklerinden beslenip dallarını geleceğe uzatan” bir anlayışla tanımlıyor. Hedefi ise, Canbolat Kebap’ı yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası ölçekte de “lezzeti, emeği ve kadın gücüyle” anılan bir marka haline getirmek.
Bu sayımızda, Ankara Life Dergisi olarak; geleneğin zarafetle harmanlandığı, tutkuyla yoğrulmuş bu hikâyeyi Büşra Canbolat’ın samimi anlatımıyla sizler için sayfalarımıza taşıdık. Keyifli okumalar dileriz.

Büşra Hanım, sizi biraz daha yakından tanımak isteriz. Canbolat Kebap’ın arkasındaki isim olarak, sizi bu noktaya getiren hikâyeniz nasıl başladı? Sizi bu yola çıkaran tutkuyu nasıl tanımlarsınız?
Aslında bu hikâye yalnızca bana ait değil, bir aile hikâyesi. Canbolat Kebap’ın temelleri yaklaşık 40 yıl önce, babamın büyük bir emek ve özveriyle attığı adımlarla atıldı. Ben bu işin içinde büyüdüm; dumanın kokusu, ateşin sıcaklığı ve müşterilerin memnuniyeti, çocukluk anılarımın ayrılmaz bir parçası oldu. Babamın mutfaktaki disiplini, dürüstlüğü ve lezzete duyduğu saygı her zaman bana ilham verdi. Bugün ise amacım, bu değerli mirası sadece korumak değil; geleneği yenilikle harmanlayarak geleceğe taşımak.
Gıda sektörü, özellikle kebap gibi köklü bir lezzet alanında rekabetin oldukça yoğun olduğu bir alan. Bir kadın girişimci olarak bu sektörde var olmanın sizin için anlamı nedir?
Elbette, bu sektörde rekabet oldukça yoğun. Ancak benim için önemli olan her zaman kaliteli bir iş ortaya koymak oldu. Kebap sektörü genellikle erkek egemen bir alan olarak bilinir, bu nedenle bu mesleği öğrenmek ve içinde var olmak benim için hem çok kıymetli hem de özel bir deneyim. Kadın olarak bu sektörde yer almak, benim için yalnızca bir iş değil, aynı zamanda bir duruş meselesi. Çünkü yıllar içinde “usta işi” denilen şeyin aslında emek, özen ve tutkuyla ilgili olduğunu öğrendim. Bugün her dönerin arkasında hem babamın bıraktığı miras hem de bir kadının gücü var diyebilirim.
Canbolat Kebap kısa sürede büyük bir bilinirlik kazandı. Markanızı diğerlerinden ayıran o “Büşra Canbolat dokunuşu” sizce nedir?
Aslında markamız yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösteriyor. Ben, babamın kurduğu bu işletmenin ikinci kuşak temsilcisiyim. Bugün daha geniş kitlelere ulaşabilmemizin en önemli nedeni, geleneği bugünün diliyle yeniden anlatmamız oldu. Markamıza bir kadın eli değdi diyebilirim; hem görsel bir duruş hem de farklı bir bakış açısı kazandırarak Canbolat Kebap’a kendi dokunuşumu ekledim.

Girişimcilik, aynı zamanda sürekli yenilenmeyi gerektiriyor. Canbolat Kebap’ta gelenekle yeniliği nasıl dengeliyorsunuz? Mutfakta ya da yönetimde sizi en çok heyecanlandıran yenilikler neler?
Kömür ateşinde pişen et döner, aslında köklü bir gelenek; tarihi 1800’lü yıllara kadar uzanıyor. Bizim markamız da 40 yıldır bu geleneğin izinden gidiyor. Canbolat Kebap olarak, gelenekselliği bozmadan müşterilerimizi mutlu edecek yeniliklere odaklanıyoruz. Seçtiğimiz hediyelerden görsel tasarımlarımıza kadar her detayı onların beğenisine göre sürekli yeniliyoruz; böylece tekrara düşmeden ilerliyoruz. Restoranımızda sıcak bir aile ortamı yaratmaya özen gösteriyoruz; bu nedenle samimiyeti yansıtan görseller ve detaylar tercih ediyoruz. Aslında biz geleneği çok seviyoruz, çünkü o bizim kökümüz. Ancak köklerimize sıkı sıkıya bağlı kalırken dallarımızı da her zaman yeniliğe uzatıyoruz. Kısacası, gelenekten kopmadan yenilenmek bizim en büyük dengemiz ve bizi biz yapan şey de tam olarak bu.
Başarılı bir işletme sahibi olmanın ötesinde, birçok kadın için ilham kaynağısınız. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması adına neler yapılmalı? Siz bu konuda nasıl bir fark yaratmak istiyorsunuz?
Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması, aslında toplumun üretkenliğinin ve bakış açısının zenginleşmesi anlamına geliyor. Gıda sektörü gibi fiziksel emek gerektiren ve yoğun tempolu alanlarda kadınların varlığının artması, hem işletme kültürünü hem de hizmet kalitesini güçlendiriyor. Kendi sektörümde bir kadın girişimci olarak var olmayı, sadece kişisel bir başarı değil, aynı zamanda kadın emeğinin görünür olması adına bir sorumluluk olarak görüyorum.

Önümüzdeki döneme baktığınızda,hem kişisel hem de markanız açısından hedefleriniz neler? Büşra Canbolat ismini gelecekte nerede görmeyi hayal ediyorsunuz?
Üniversitede bir hocamızın söylediği bir söz hep aklımdadır: “İnsanın bilgisi, okyanustaki bir kum tanesi kadardır.” Bu söz bana her zaman ilham vermiştir; çünkü öğrenmenin ve gelişmenin asla bir sonu olmadığını hatırlatır. Ben de bu anlayışla, sürekli araştırmaya, kendimi geliştirmeye ve her zaman daha iyisini yapmaya odaklanıyorum.
Hedefim, markamızı daha da güçlendirerek müşteri memnuniyetini en üst seviyeye taşımak ve Canbolat Kebap’ı uluslararası ölçekte tanınan bir marka haline getirmek. Gelecekte yalnızca lezzetiyle değil; emeği, vizyonu ve kadın gücüyle de anılan bir markanın temsilcisi olmayı hayal ediyorum.
