Deniz Pınar, eğitimdeki fark yaratıcı yaklaşımını ve girişimci ruhunu, Ankara Life Dergisinde samimi bir şekilde paylaşıyor…

Yayıncılık ve eğitim gibi iki farklı ama birbirini tamamlayan alanda kendi markasını yaratma sürecinin arkasında, yalnızca bir başarı hikayesi değil, azim, sabır ve inanç yatıyor. Deniz Pınar, sınavlara hazırlık sürecini sadece bilgi aktarmak olarak görmüyor; onun için bu, öğrencilerin düşünme yetilerini geliştirecek, özgüvenlerini artıracak ve onları geleceğe hazırlayacak bir yolculuk. “Eğer içerik öğrenciye gelişim sağlamıyorsa, tamamlanmamıştır” diyor. Bu bakış açısıyla 2017’de kurduğu YKS-DİL Hazırlık Merkezi ve 2018’deki Deniz Pınar Yayıncılık, sadece kitaplar ve sınav soruları üretmenin ötesinde, akademik vizyon ve sürdürülebilir başarıya dayalı bir eğitim anlayışını benimsiyor. Kendisi, kadın girişimciler için de önemli bir örnek oluşturuyor. Zorluklarla dolu iş dünyasında, başarmanın ve ilerlemenin sırrını “sürekli üretmek ve asla pes etmemek” olarak açıklıyor. Bu samimi ve güçlü yolculuk, sadece Deniz Pınar markasına değil, Türk eğitimine de yeni bir soluk getiriyor. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.

Deniz Hanım öncelikle sizi tanıyalım. Deniz Pınar kimdir? Kariyer yolculuğunuz nasıl başladı? Yayıncılık ve eğitim gibi iki farklı ama birbiriyle ilişkili alanda kendi markanızı oluşturma fikri nasıl doğdu?
Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Erken yaşlarda, edebiyatın derinliğiyle, dilin ve kültürün yapısal zenginliğiyle tanışmam, eğitim anlayışımı şekillendiren temel faktörlerden biri oldu. O dönemde öğretmenliğin sadece bilgi aktarmak değil, bilgiyi anlamlı ve etkili hale getirecek sistemler kurmak olduğunu fark ettim. Kariyerime İngilizce Sınav Hazırlık Öğretmeni (YDT) olarak başladım ve her derste öğrencilerimin bireysel öğrenme tarzlarını, zorlandıkları noktaları ve ÖSYM sınav sisteminin dinamiklerini gözlemleme fırsatım oldu.
Bir süre sonra mevcut kaynakların, öğrencilerin gerçek ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap vermediğini fark ettim. İşte bu farkındalık, klasik eğitim anlayışının ötesine geçme fikrini doğurdu. “Eğer bir içerik, öğrencinin gelişimine katkı sağlamıyorsa, o içerik tamamlanmamış demektir.” Bu düşünceden yola çıkarak, 2017 yılında Deniz Pınar YKS-DİL HazırlıkMerkezi‘ni, ardından 2018’de ise Deniz Pınar Yayıncılık markasını kurdum. Amacım sadece özgün sorular üretmek değil, aynı zamanda öğrencilerin zihinsel gelişimini adım adım destekleyecek pedagojik bir sistem oluşturmaktı.

Yayıncılık ve eğitim alanlarını paralel bir şekilde yürütmemin sebebi de buydu. Ürettiğimiz akademik içeriğin, sınıflarda doğru yöntemlerle uygulanması gerekiyordu. Bugün geldiğimiz noktada, bu iki alan birbirini tamamlıyor: Yayıncılıkta teoriyi üretiyor, eğitimde ise pratiğe dönüştürüyoruz.
Bu döngü, bizi klasik bir kurs veya yayınevi tanımının çok ötesine taşıdı. Deniz Pınar markası, artık ülkemizde bir “öğrenme ekosistemi” olarak tanınıyor. İngiliz edebiyatıyla başladığım bu yolculuk, bugün binlerce öğrencinin akademik serüvenine rehberlik eden bir markaya dönüştü.
Benim için Deniz Pınar, yalnızca bir isim değil; 1999’dan bu yana ortaya koyduğum emeğin, inandığım eğitim felsefesinin ve girişimci ruhumun bir araya geldiği bir ifadedir.
Deniz Pınar Yayıncılık ve YKS Dil Hazırlık Merkezi, farklı disiplinleri bir araya getiriyor. Bu yapının arkasındaki vizyonu ve hedef kitlenize sunduğunuz değeri nasıl tanımlarsınız?
Bizim vizyonumuz, öğrencilerimizin sadece sınavı kazanmakla kalmamalarını, aynı zamanda “öğrenmeyi öğrenmelerini” sağlamaktır. Yayıncılık alanında özgün, nitelikli ve güncel içerik, eğitim alanında ise bireysel farkındalık bizim için önceliklidir. Çünkü günümüz gençliği, eğitimcilerden yalnızca bilgi değil, aynı zamanda rehberlik ve akıl hocalığı (mentorluk) bekliyor.
Deniz Pınar Yayıncılık’ta ürettiğimiz her soru, her kitap, her dijital materyal; öğrencilerin analitik düşünme becerilerini geliştirmeye, stratejik çözüm üretmelerini desteklemeye ve dil becerilerini güçlendirmeye yönelik olarak hazırlanır. YKS-DİL alanında bu kadar kapsamlı bir yapı kurmamızın ardında da bu vizyon yer alıyor: Öğrencilerimizi sadece sınav için değil, geleceğin çok dilli ve çok kültürlü dünyasına hazırlamak.

Kısacası, sunduğumuz değer sadece “eğitim” değil; akademik vizyon, özgüven ve sürdürülebilir başarıdır.
Girişimci bir kadın olarak, iş dünyasında karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Bu süreci nasıl yönettiniz?
En büyük zorluk, aslında “inandığınızı savunabilmek” oldu. Girişimci olduğunuzda, bir yandan liderolmanız, bir yandan da sistem kurucu ve sürekli kanıtlayan bir pozisyonda bulunmanız gerekiyor. Hele bir de kadın girişimciyseniz, özellikle işe yeni başlayan takım arkadaşlarınız tarafından kararlarınız sıkça sorgulanabiliyor, vizyonunuzun uzun vadeli sonuçları herkes tarafından hemen görülemeyebiliyor.
Ben bu süreçte her zaman şunu yaptım: Eleştiriyi yakıt, sabrı ise strateji haline getirdim. İnandığım hedefin uzun vadede doğru olduğunu bildiğim için, geçici zorluklar beni yavaşlatmadı. Deniz Pınar markasının bugün geldiği noktada gördüğüm şey, en güçlü direniş biçiminin istikrarla üretmeye devam etmek olduğunu gösteriyor. Özetle, asla pes etmedim.
Yayıncılık alanında içerik üretirken ve eğitim merkezinizde öğrencilerle çalışırken sizi en çok motive eden şey nedir?
En büyük motivasyonum, bir öğrencinin gözündeki “anladım” ışığıdır. Açıkçası, ben seksenli yıllarda “orta direk” olarak tabir edilen bir ailenin iki çocuğundan biriyim. İlkokuldan sonra, Anadolu Lisesini kazandığımda, yurt dışından gelen İngilizce ve Almanca kitaplarımın karşılanabilmesi için annemin alyansını sattığını hatırlıyorum. Şu an geçmişe dönüp baktığımda, aslında o zamanlar Deniz Astsubayı bir baba, ev hanımı bir anne ve iki çocuktan oluşan alt-orta segment bir aile olduğumuzu görüyorum. Bugün, her derse girdiğimde, her kitap yazdığımda veya bir öğrencimle göz göze geldiğimde, okuyabilmesi için annesinin yüzüğünü sattığı 12 yaşındaki Deniz Pınar’ı görürüm. İşte bu yüzden, benim için bir öğrencinin bir konuyu ilk kez gerçekten kavradığını görmek, yılların anlam kazandığı andır. Ayrıca, yayıncılıkta içerik üretmek benim için bir tür akademik tasarım sürecidir. Her sorunun arkasında bir pedagojik niyet, her sayfanın arkasında ise bir strateji bulunur.

Bir öğrencimin, “Hocam, bu kitapla gerçekten geliştiğimi fark ettim”demesi, hem benim hem de tüm ekibim için büyük bir ilham kaynağıdır. Çünkü bizim için başarı, yalnızca doğru cevaplar değil, doğru yönlendirilmiş zihinlerdir.
Kadınların kendi işlerini kurma yolculuğunda karşılaştıkları önyargılar veya fırsatlar konusunda gözlemleriniz neler? Genç kadın girişimcilere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Kadınlar iş dünyasında hâlâ iki kat daha fazla kanıt vermek zorunda kalıyorlar: İlk olarak kabiliyetlerini, sonra ise liderliklerini ispatlamak durumundalar. Ancak buna karşın, birçok kadının büyük bir avantajı da var: Detayları görebilme, duygusal zekâ ve dayanıklılık. Bu beceriler, günümüz iş dünyasında en kritik liderlik özellikleri haline gelmiş durumda.
Genç kadın girişimcilere tavsiyem şu olurdu: “Kendinize inandığınız kadar sabırlı olun, çünkü başarı sadece yetenekle değil, aynı zamanda devam edebilme gücüyle gelir.” Ve her şeyden önce, kadınların birbirini desteklemesi gerektiğini unutmamalıyız. Çünkü başarı, paylaşıldıkça güçlenir.
“Girişimcilik bir rekabet değil, sebat etme ve durmaksızın üretme yolculuğudur.” Bu yolculukta, birbirimize verdiğimiz destek çok daha büyük bir fark yaratır.
Önümüzdeki döneme dair hedefleriniz neler? Hem kişisel hem kurumsal olarak Deniz Pınar markasını nerede görüyorsunuz?
Deniz Pınar markasının geleceğini yalnızca yayıncılıkta değil, aynı zamanda dijital öğrenme, uluslararası sınav hazırlığı ve akademik danışmanlıkgibi alanlarda da büyüyen, ülkelerarası bir eğitim merkezi olarak görüyorum. Yakın bir zamanda, global erişime sahip dijital platformlarımızı hayata geçireceğiz.
Kişisel hedefim ise, daha fazla kadın eğitimciye ve kadın girişimciye ilham kaynağı olabilmektir. Çünkü Deniz Pınar Yayıncılık, yalnızca bir marka değil; çalışan, öğreten ve üreten kadınların hikâyesinin kurumsal adıdır.

