Ana SayfaMagazinKadının Gücü, Toplumun Geleceği!

Kadının Gücü, Toplumun Geleceği!

Ankara Life Dergisi olarak bu sayımızda, hukuk dünyasından sivil topluma uzanan etkileyici bir yolculuğun kapılarını araladık. Gülşirin Aydemir ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajımız sizlerle. İyi okumalar dileriz.

Dünya, kadın eliyle yeniden rehabilite olacaktır.”

İzmir’den Ankara’ya uzanan eğitim ve kariyer serüveni, üniversite yıllarında başlayan aktif sivil toplum çalışmaları ve kendi hukuk bürosunu kurarak profesyonel hayatında fark yaratan Gülşirin Aydemir, aynı zamanda Türk Demokrasi Vakfı’nda yönetim kurulu üyesi, sivil toplumun güçlü bir savunucusu olarak yaşamını sürdürüyor.

blank

Kadın liderliği, fırsat eşitliği, toplumsal katılım ve demokrasi gibi temel değerler üzerine çarpıcı görüşlerini paylaşan Gülşirin Aydemir, Türkiye’de kadının konumunu ve öncülüğünü cesurca yorumluyor. Gelecek vizyonunda hem bireysel hem toplumsal ölçekte fark yaratmayı hedefleyen Aydemir, yeni nesil kadın liderlere ilham verici mesajlar veriyor; kadınların gücünü ve rolünü dünyaya yeniden hatırlatıyor.Ankara Life Dergisi olarak bu sayımızda, hukuk dünyasından sivil topluma uzanan etkileyici bir yolculuğun kapılarını araladık.Gülşirin Aydemir ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajımız sizlerle. İyi okumalar dileriz.

Röportaj: Hatice Şeyma Basut

Gülşirin Hanım, öncelikle sizi tanıyalım. Gülşirin Aydemir Kimdir?  Kariyerinizin başından bugüne uzanan yolculuğunuzda sizi yönlendiren temel motivasyonlar nelerdi?

blank

İzmir doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İzmir’de tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanarak lisans eğitimim için Ankara’ya geldim ve o tarihten bu yana Ankara’da yaşamaktayım.Çalışma hayatıma üniversite eğitimim devam ederken başladım; Ankara Dünya Ticaret Merkezi’nde uzman yardımcısı olarak görev aldım. Aynı dönemde Anavatan Partisi Gençlik Kolları yönetiminde ve Türk Demokrasi Vakfı Gençlik Kuruluşu Demokrasi Kuşağı’nda başkan yardımcılığı görevlerinde bulunarak sivil toplum çalışmalarına üniversite yıllarımda adım attım.2002 yılından bu yana kendi hukuk bürom olan Aydemir Hukuk Bürosu’nda, Ankara Barosu’na bağlı avukat olarak çalışmaktayım. Mesleki kariyerimde, münferit davaların yanı sıra Telsim Telekomünikasyon A.Ş., BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu), TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu), BEDAŞ (Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.) ve Türkiye Halk Bankası gibi kurumların da vekilliğini üstlendim.Hali hazırda Türk Demokrasi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, Ankara Galatasaraylı İş İnsanları ve Yöneticileri Derneği (1905 AGS) Kurucu Genel Sekreteri ve Galatasaray Spor Kulübü Genel Kurul Üyesi olarak sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerime devam etmekteyim.İki erkek evladın annesiyim.

Türkiye’nin farklı alanlarında söz sahibi olmuş bir kadın olarak; girişimci bir bakış açısıyla, kadınların liderlik rollerinde karşılaştığı engelleri ve fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Maalesef Türkiye’de hâlâ kadını aşağılayan bazı atasözleri kullanılmaktadır; örneğin, “Kadın aklıyla konuşma, elinin hamuruyla karışma, saçı uzun aklı kısa” gibi sözler veya “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” şeklinde kadını arka plana atan ifadeler… Oysaki kadın bizzat başarılıdır, liderdir ve öncüdür. Fırsat eşitliğinin önündeki engeller birer birer kalktıkça bunu daha net görüyoruz ve görmeye de devam edeceğiz.

Türk Demokrasi Vakfı’ndaki göreviniz kapsamında demokrasi, toplumsal katılım ve hukuk devleti gibi değerlerin güçlenmesine nasıl katkı sunuyorsunuz? Bu platform size ne tür sorumluluklar ve fırsatlar kazandırdı?

Biz Türk Demokrasi Vakfı olarak, “Söylediklerinizin hiçbirini kabul etmiyorum; ancak düşüncelerinizi ifade etme hakkınızı hayatım pahasına savunacağım” ilkesinden hareket ediyoruz. Bu doğrultuda, cumhuriyetimizin kurumlarının demokratikleşmeye teşvik edilmesi ve bireylerin insan haklarına sahip çıkmaları konusunda yoğun ve nitelikli çalışmalar yürütmekteyiz.Kısaca bahsetmek gerekirse, TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu ve Siyasi Ahlak Komisyonu’nun oluşturulması konusunda önemli katkılarda bulunduk. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddeleri ile Kürtçe konuşma yasağı gibi, inanç ve ifade özgürlüğü önünde ciddi engeller oluşturan düzenlemelerde öncü rol oynadık.

blank

Sivil toplumun dönüştürücü gücüne inanan biri olarak, sosyal sorumluluk projelerinde hangi alanlara öncelik veriyorsunuz?

Huzurlu bir toplum, çocukların mutlu, kadınların ise güvende olduğu bir sistem içinde gelişir. Kadınlarımızın huzur ve güven duygusunu korumak için atılacak adımların politikası ya da zümresi olamaz; bu, hepimizin önceliği ve müşterek sorumluluğudur.Türk kadını, gaspedilen haklarını geri almak için dünyanın bazı yerlerindeki kadınlar gibi zorlu mücadeleler vermek zorunda kalmamıştır. Fransız kadınları gibi giyotinlerde hayatını kaybetmek ya da İngiliz kadınları gibi koşan atların altında can vermek gibi trajediler yaşamamıştır. Bunun nedeni, kadını ilerlemenin ve gündelik yaşamın vazgeçilmez bir öğesi olarak gören Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde, Türk kadınının medeni, siyasi ve sosyal haklara dünyadaki birçok kadından önce ve daha kolay ulaşmış olmasıdır.

Bu sebeple biz Türk kadınları, böyle büyük bir lidere sahip olmanın bilinciyle siyasette, ekonomide, sivil toplumda ve sporda, kısaca hayatın her alanında çok daha ileri olmalıyız.

Gelecek vizyonunuzda hem bireysel hem toplumsal ölçekte nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz? Yeni nesil kadın liderlere ve sivil alanda rol almak isteyen gençlere hangi mesajı vermek istersiniz?

Tüm insanlığı doğuran kadın, erkekleri taklit edip dünyanın patronu olmamalı; aksine kendi özüne dönerek dünyanın annesi olmalıdır. Aksi halde, yalnızca tüketmeye odaklanan insanlık kendini tüketip yok edecektir. Yaşam, kadınları anneliğin gücüyle yaşama annelik etmek için göreve çağırıyor. Dünya, kadın eliyle yeniden rehabilite olacaktır.Yeni nesil kadın liderlere tavsiyem, erkekleri taklit etmemeleri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınlarıyla ilgili vizyon ve sağduyusundan ilham alarak yol almalarıdır.

blank

Son olarak şunu vurgulamak isterim: Artık duyduğumuz ses, bir annenin feryadı, bir çocuğun yardım çığlığı ya da bir genç kızın haykırışı olmasın. Duyduğumuz ses, dayanışma için yükselen sesimiz olsun.

 

 

 

RELATED ARTICLES
- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments