Halas Yaşam Merkezi’nin Kurucusu Psikolojik Danışman Eşref Can Atıcı, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisine konuk oldu.
“Bilgi basitleştikçe ve sloganlara indirgendikçe, derinliğini kaybediyor.”
“Derinleşmek için zaman, emek ve bazen de acıya sabır gerekir.”
Halas Yaşam Merkezi’nin Kurucusu Psikolojik Danışman Eşref Can Atıcı, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisine konuk oldu. Psikolojinin popülerleşmesiyle birlikte iç dünyamıza dair her geçen gün daha fazla içerik tüketiyoruz. Ancak bu bilgi patlaması, bizi gerçekten aydınlatıyor mu, yoksa zamanla yalnızca etiketlere mi hapsoluyoruz? Halas Yaşam Merkezi’nin kurucusu, psikolojik danışman Eşref Can Atıcı, bu soruya içsel keşiflerin ve kişisel farkındalıkların derinliklerine inerek yanıt veriyor. Atıcı, medya ve psikoloji arasındaki ince dengeyi, etiketlerin insan psikolojisindeki rolünü ve derinleşen farkındalığın önemini tartışırken, Halas Yaşam’ın kurulumundaki asıl motivasyonunu da paylaşıyor. Atıcı’nın rehberliğinde, herkesin kendi yolculuğunda özgürleşebileceği bir alan arayışının temellerini keşfedeceksiniz. İyi okumalar dileriz.
Son yıllarda psikoloji içeriklerinin medyada artışı sizce bireylerin iç dünyalarına gerçekten ışık mı tutuyor, yoksa bazen farkında olmadan gölgeler mi yaratıyor?
Aslında her şeyde olduğu gibi burada da bir ikilik var. Medya sayesinde psikoloji artık daha görünür, daha ulaşılabilir. Bu bir fırsat. İnsanlar kendi iç dünyalarıyla ilgili kavramları duymaya başladı, bu çok kıymetli. Fakat öte yandan, bilgi basitleştikçe ve sloganlara indirgendikçe, derinliğini kaybediyor. O zaman da ışık olması gereken şey, gölge yaratabiliyor. İnsan bazen kendini aydınlanmış sanıyor, ama aslında etiketlerin içinde kaybolabiliyor.
Psikolojinin popülerleşmesiyle birlikte, insanların kendilerini tanıma biçimleri nasıl değişti? Sizce bu değişim derinleşmeyi mi yoksa yüzeyselleşmeyi mi beraberinde getiriyor?
Psikoloji popülerleştikçe, kendini tanıma bir “trend” haline geldi. İnsanlar artık kendilerine daha çok soru soruyor, bu değerli bir kazanım. Ama soruların cevabı her zaman “hızlı tüketilen içeriklerde” bulunmaz. Derinleşmek için zaman, emek ve bazen de acıya sabır gerekir. Bugün birçok kişi kendine dönmeye başladı, ama asıl mesele yüzeyde kalmamak. Çünkü derinleşmeyen farkındalık, sadece bir dekor olur.
Kalıplaşmış psikoloji dili—örneğin; “kaygılı bağlanansın” ya da “yalnızlıktan korkuyorsun”—kişinin kendi hikâyesini anlatma gücünü nasıl etkiliyor? Bu etiketler özgürleştirici mi yoksa kısıtlayıcı mı?
Etiketler, ilk bakışta kişiye “anlaşıldım” hissi verebilir. Fakat uzun vadede en büyük risk, insanın kendini bu dar tanımların içine hapsetmesidir. Her bağlanma hikâyesi birbirinden farklıdır. Her yalnızlık, her fedakârlık, kişinin kendi geçmişinden, ailesinden, kültüründen izler taşır. Dolayısıyla bu genellemeler bazen açıklamak yerine gölgeler. Ben Halas’ta her bireyin kendi özgün hikâyesini bulmasına alan açmaya çalışıyorum. Çünkü insan, ancak kendi kelimeleriyle anlatabildiğinde özgürleşir.
“Vaktinden önce gelen farkındalık” dediğinizde neyi kastediyorsunuz? Sizce insan, bazı şeyleri zamanından önce fark ettiğinde yük mü taşır, yoksa bu farkındalık bir hediye olabilir mi?
Bence her farkındalık doğru zamanda geldiğinde şifa olur. Ama bazen insan, henüz hazır olmadan ağır bir gerçekle yüzleşir. Bu da taşımak için erken bir yük olabilir. Çocuğun yaşına uygun olmayan bir gerçeği öğrenmesi gibi… Farkındalık da böyledir. Vaktinden önce geldiğinde insanı olgunlaştırmak yerine yorar. Bu yüzden farkındalığın kendisi kadar, zamanlaması da önemlidir. Halas’ta biz insanlara farkındalığı zorla dayatmıyoruz; o yolculuğun kendiliğinden, doğal bir akışla gelmesine izin veriyoruz.
Halas Yaşam’ı kurarken sizi en çok motive eden şey neydi? Bugün geriye baktığınızda, Halas’ın ruhunu birkaç cümleyle nasıl tarif edersiniz?
Halas’ı kurarken en büyük motivasyonum, insanın kendine dönme ihtiyacıydı. Hayatın hızı, toplumsal baskılar, kişisel yükler… Tüm bunların içinde insanın bir nefeslik de olsa kendine kavuşabileceği bir alan yaratmak istedim. “Halas” kelimesi zaten arınma, kurtuluş demek. Bugün Halas Yaşam’a baktığımda, onun bir merkezden öte bir yolculuk olduğunu görüyorum. Burada herkes kendi renginde çiçek açıyor. Ve benim için en büyük mutluluk, insanların buradan çıkarken kendilerine biraz daha yaklaşmış hissetmeleri.