Başkentin sağlık vizyonuna estetik ve empati odaklı bir bakış getiren başarılı diş hekimi Zerrin Önem Rıdvanoğlu, bu ay Ankara Life Dergisine konuk oldu…
Kurucusu olduğu Dent Trio ile yalnızca gülüşleri değil, hayatlara dokunmayı hedefleyen Rıdvanoğlu; girişimcilik serüvenini, teknolojiyle desteklediği modern hekimlik anlayışını ve kadın olmanın gücünü tüm içtenliğiyle paylaştı.
Hasta odaklı yaklaşımı, etik değerlere bağlılığı ve kişiye özel gülüş tasarımlarıyla dikkat çeken Rıdvanoğlu, “Bir diş hekimi yalnızca ağız sağlığını değil, insanın kendine olan inancını da onarır,” diyerek mesleğine olan bakışını özetliyor. İlham veren yolculuğu ve yaşamın içinden mesajlarıyla, bu röportaj Ankara’nın kalbinden kadınlara ve tüm okurlarımıza umut veriyor. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.

Dent Trio’nun kuruluş hikâyesinden biraz bahseder misiniz? Nereden doğdu bu hayal?
Dent Trio, aslında sadece bir kliniğin değil, bir hayalin adıydı. Genç bir diş hekimi olarak Ankara’da kendi yolumu çizerken, en başından beri tek bir hedefim vardı: insanların hayatına dokunmak, gülüşlerine ışık katmak. Kendi kliniğimi kurarken birçok zorlukla karşılaştım; bazen ekonomik, bazen duygusal sınavlar verdim. Ama her defasında içimdeki inanç, “Ben yapabilirim” sesiyle güçlendim. O zorluklar beni büyüttü, her hasta memnuniyeti ise beni yeniden motive etti.
Bugün Dent Trio, sadece bir diş kliniği değil; emeğin, tutkunun ve sevginin birleştiği bir yer.
Dent Trio’yu Ankara’daki diğer kliniklerden ayıran şey nedir sizce?
Dent Trio’yu özel kılan şey; sadece modern cihazlarımız ya da teknolojik alt yapımız değil… Bizi farklı yapan, her hastaya bir misafir gibi, bir dost gibi yaklaşmamız. Kapıdan içeri giren herkes, güler yüzle karşılanır, samimiyetle ağırlanır. Klinikteki atmosferde huzur var, çünkü orada sadece hekimlik değil, insan sevgisi var. Bu yüzden Dent Trio, Ankara’da bir klinikten çok daha fazlası, küçük bir mutluluk alanı gibi.
Dent Trio’da teknolojiyi nasıl konumlandırıyorsunuz? Tedavi sürecinizde teknoloji nasıl bir rol oynuyor?
Diş hekimliği benim için sadece bir meslek değil, bir sanat. Dent Trio’da her tedavi bir tasarım, her gülüş bir hikâye… Dijital gülüş tasarımı, 3D ölçü sistemleri, zirkonyum ve e-max uygulamaları, ileri implant teknolojileri (Osstem, Straumann, Bego gibi) ile her hastaya özel bir planlama yapıyoruz. Teknoloji bizim elimizde sadece bir araç; asıl fark, hastanın hikâyesini hissederek o gülüşü tasarlamakta. Çünkü doğru gülümseme, sadece estetik değil, ruha iyi gelen bir iyileşmedir.

Estetik tedavilerinizde nasıl bir yaklaşımınız var? Hekimlikte hangi değerler sizin için ön planda?
Her hastanın hikâyesi farklı. Kimi özgüvenini kaybetmiş geliyor, kimi yıllarca gülememiş.
Benim için asıl tedavi, onların aynaya baktığında kendini yeniden sevmesiyle başlar. Dent Trio’da “estetik” sadece güzel dişler demek değil; doğal, etik ve duygusal bir denge demektir.
Hastaya güven veren iletişim, dürüstlük ve içtenlik, yaptığımız işin en değerli kısmı.
Çünkü ben inanıyorum ki, bir diş hekimi sadece ağız sağlığını değil, insanın kendine olan inancını da onarabilir.
Sizi mesleki anlamda en çok gururlandıran anlar hangileri oldu?
Klinik kurmak cesaret ister ama o cesareti besleyen şey, bir hayalin peşinden gitme isteğidir.
Benim en büyük gururum, yıllar sonra bile bana mesaj atan hastalarım: “Hocam sayenizde özgüvenle gülüyorum.” İşte o an, tüm yorgunluğumun anlam kazandığı andır. Dent Trio’yu büyütürken aslında kendimi de büyüttüm; sabrımı, gücümü ve kadın olmanın zarafetini her adımda yeniden tanıdım.
Genç kadın diş hekimlerine ya da kendi kliniğini açmak isteyen kadınlara ne söylemek istersiniz?
Kendi kliniğini kurmak isteyen genç kadınlara hep şunu söylüyorum:
Cesaret, bir anda gelen bir şey değil; her düşüşte ayağa kalkarken büyüyen bir şeydir.
Bu meslekte iyi bir hekim olmak elbette önemli, ama bir kadın olarak kendi markanı yaratmak, bilgi kadar inanç da ister. Girişimcilik; plan, sabır ve kalp ister.
En kritik an, korkunun sesini susturup, iç sesine güvenmeye başladığın andır.
Ben de tam olarak o anda yola çıktım ve geriye dönüp baktığımda “iyi ki” diyorum.
Yoğun bir meslek hayatınız var. Peki özel hayat, annelik ve kariyer arasında dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Hayat sadece beyaz önlükten ibaret değil. Evde beni bekleyen bir küçük prensesim var ismi; Eylül. O bana hem güç hem ilham veriyor. Bazen geceleri plan yaparken, bazen sabah hastalarıma hazırlanırken hep o gülüş aklımda. Kadın olarak birçok rolümüz var ama hepsi kalpten geldiğinde, denge kendiliğinden oluşuyor.
Son olarak iletmek istediğiniz mesaj var mıdır?
Genç kadınlara tek bir şey söylemek isterim: “Kendinizi sınırlamayın. Dünya sizden ilham alacak kadar güçlü kadınlara ihtiyaç duyuyor.”
