Aslıhan Kılınçaslan. Şehrin nabzını tutan Ankara Life Dergisi, bu ay sayfalarına sadece başarılı bir hukukçuyu değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılığıyla fark yaratan bir kadını konuk ediyor.

“Disiplin, istikrar ve insana değer verme; hem iş hem özel hayatımda beni her zaman taşıyan üç unsur oldu.”
Adalet duygusunu mesleğine, vicdanını ise hayatına rehber edinen bir kadın: Aslıhan Kılınçaslan. Şehrin nabzını tutan Ankara Life Dergisi, bu ay sayfalarına sadece başarılı bir hukukçuyu değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılığıyla fark yaratan bir kadını konuk ediyor. Henüz lise yıllarında başlayan kariyer yolculuğunu, kurduğu hukuk bürosuna, oradan da sosyal sorumluluk projelerine taşıyan Aslıhan Kılınçaslan; duruşuyla, ilkeleriyle ve vizyonuyla ilham veren bir portre çiziyor. Müvekkillerinin sadece hukuki değil, insani yol arkadaşlığına da talip olan bu güçlü kadınla, adaletin ötesine uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. İyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Aslıhan Hanım, öncelikle kariyer yolculuğunuzdan bahsetmek istiyorum. Kariyerin ilk basamakları, insanın meslek hayatında kalıcı izler bırakır. O yıllarda yaşadığınız deneyimler ya da tanıdığınız insanlar, bugün sizi nasıl şekillendirdi?
Kariyer yolculuğum aslında lise yıllarında başladı diyebilirim. O dönemlerde insanlarla iletişimimin güçlü olduğunu fark ettim ve bu yönümü meslek hayatımda da kullanmak istedim. Hem insanlara dokunabileceğim hem de onların hayatlarında fayda sağlayabileceğim bir meslek hayalim vardı. Bu süreçte en büyük destekçim ailemdi; onların bana kazandırdığı güçle Avukat olmayı hedefledim ve Hukuk Fakültesi’ni kazandım.Üniversiteyi bitirdikten sonra bir yıl boyunca aktif olarak hukuk bürosunda staj yaptım. Açıkçası staj dönemi oldukça zordu; çünkü teorik bilgiyle pratik hayat çoğu zaman örtüşmüyor. Ancak ailemin desteği ve meslek büyüklerimin bana olan inancı sayesinde bu süreci aştım. Tecrübelerinden çok şey öğrendim ve 2018’de kendi büromu açmaya karar verdim.İlk müvekkil görüşmelerimden itibaren insanların çaresiz kaldığı zorlu süreçlerinde yanlarında olmak, onlara umut verebilmek benim için tarifsiz bir mutluluk oldu. Yıllar içerisinde müvekkillerimden gelen teşekkürler, yeniden aranmam ya da hatırlanmam, bazen en yakın çevrenizden duyacağınız bir teşekkürden bile daha kıymetli olabiliyor. Bu da bana her defasında yeni bir heyecan ve motivasyon kazandırıyor.Bugün geriye dönüp baktığımda, hem ailemin hem de meslek büyüklerimin desteğiyle çıktığım bu yolculuğun beni şekillendirdiğini, her dosyanın ve her insanın bana yeni bir hikâye kattığını söyleyebilirim.

Sadece hukukçu değil, aynı zamanda vizyon sahibi bir kadın olarak tanınıyorsunuz. Bir işin temeli, sadece ticari hedeflerle değil, değerlerle de inşa edilir. Kendi yolunuzu çizerken hangi ilke veya değer sizin için yol gösterici oldu?
Gerçekten de mesleki yolculuğumda amacım yalnızca bir hukukçu olmak değil, aynı zamanda insanların hayatlarında iz bırakmak ve onlara dokunabilmekti. Benim için en temel ilke; dürüstlük ve adalet duygusuyla hareket etmek. Bunun yalnızca mesleki bir gereklilik değil, kişisel duruşumun da ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyorum.Bir işi yürütürken ya da bir karar alırken kendime sadece “Bu doğru mu?” diye sormam. Aynı zamanda, “Benim içime siniyor mu, yarın olsa yine aynı kararı verir miyim?” diye de düşünürüm. Çünkü uzun vadede başarıyı sürdüren şeyin yalnızca bilgi ya da zekâ değil, sağlam bir duruş ve güven olduğunu düşünüyorum. Disiplin, istikrar ve insana değer verme; hem iş hem özel hayatımda beni her zaman taşıyan üç unsur oldu. Tabii gülmeyi de hiçbir zaman bırakmadım. Hayatın her alanında, özellikle de kadın olarak var olurken, kendi çizgini çizmek cesaret gerektiriyor. Fakat o çizgiyi içini değerlerle doldurarak şekillendirdiğinde, dışarıdan nasıl göründüğünden bağımsız olarak kendine duyduğun güven asla sarsılmıyor.
Kadınların özellikle profesyonel hayatta karşılaştıkları görünmez engeller hâlâ gündemde. Siz bu engelleri nasıl aştınız, mesleğinizde kadın olmanın avantaj ve dezavantajlarını nasıl deneyimlediniz?
Maalesef, kadınların iş hayatında karşılaştığı görünmez engeller hâlâ varlığını sürdürüyor. Avukatlık ise rekabetin yoğun, kararların hızlı alındığı ve çoğu zaman sert bir duruşun beklendiği bir meslek. Bu noktada, karakterimin iki yönü arasında denge kurabilmem bana çok yardımcı oldu. Güler yüzüm ve insanlarla kurduğum sağlıklı diyaloglar, hem müvekkillerimle hem de meslektaşlarımla güçlü ilişkiler geliştirmemi sağladı. Ancak işin doğası gereği gerektiğinde ciddi ve kararlı bir tutum sergilemekten de hiçbir zaman çekinmedim.Hırslı yapım, karşıma çıkan engelleri kişisel gelişim fırsatları olarak görmeme vesile oldu. Benim için her zaman önemli olan “kadın avukat” olarak değil, “nitelikli bir hukukçu” olarak anılmaktı. Kadın olmanın beraberinde getirdiği empati yeteneği, detaycılık ve güçlü iletişim becerilerinin bu meslekte önemli avantajlar sağladığına inanıyorum.Bugün geldiğim noktada şunu net olarak söyleyebilirim: Kadın olmanın zorluklarını inkâr etmeden ama onların altında ezilmeden yol almak mümkün.

Sosyal sorumluluk sizin hayatınızda nasıl bir yere sahip? Şiddet mağduru kadınlara gönüllü avukatlık yaptığınızı biliyoruz; bu süreç sizin için nasıl bir deneyimdi?
Sosyal sorumluluğun sadece mesleki hayatta değil, herkesin yaşamında yer alması gerektiğine inanıyorum. Avukat olarak ise bu alanda daha geniş bir katkı imkânımız var; çünkü projelerin yalnızca saha kısmında değil, yargısal boyutunda da rol alabiliyoruz.Bu nedenle şiddet mağduru kadınlara, çocuklara ve farklılıklarından dolayı azınlıkta kalan bireylere gönüllü destek vermek, mesleğimin en insani yönünü hissettiğim deneyimlerden biri. Aslında her dava yalnızca bir hukuk mücadelesi değil, bir yaşamın yeniden inşa sürecine tanıklık etmek bu da insana hem sorumluluk hem de güçlü bir empati kazandırıyor.Topluma küçük de olsa katkı sağlamak, mesleğe bağlılığımı güçlendiriyor ve zorluklar karşısında en büyük motivasyonum oluyor. Çünkü bazen bir cümleyle, bazen yalnızca yanlarında olarak bile fark yaratabiliyorsunuz. İşte bu yüzden sosyal sorumluluk, benim için bir görevden çok vicdan meselesi.
Önünüze bakan değil, ileriye bakan bir kadın profili çiziyorsunuz. Yakın ve uzak gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz? Yeni hedefleriniz, hayalleriniz neler?
Benim için kariyer, yalnızca mesleki başarılarla sınırlı bir yolculuk değil; aynı zamanda sürekli öğrenme, gelişme ve topluma fayda sağlama süreci. Avukatlık mesleğinde her zaman sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek hareket ettim. Bu doğrultuda, hukuki mevzuatları yakından takip etmekle kalmıyor; aynı zamanda yeniliklere açık bir bakış açısıyla arabuluculuk ve uzlaştırma gibi alternatif hukuk yollarında çeşitli eğitimler alarak kendimi sürekli güncel tutuyorum.Sivil toplum kuruluşlarında görev almak ve sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol üstlenmek ise hem bireysel gelişimime katkı sağlıyor hem de topluma fayda sunmam için önemli bir yol açıyor. Bu bakış açısıyla, kariyerime sadece bir meslek olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk ve yaşam boyu öğrenme yolculuğu olarak bakıyorum.

